SERVET-İ FÜNÛN EDEBİYATI (EDEBİYAT-I CEDÎDE)



SERVETİ FÜNÛN EDEBİYATI (EDEBİYATI CEDÎDE),serveti fünun edebiyatının özellikleri, serveti fünun sanatçıları, serveti fünun topluluğu nasıl dağıldı, edebiyat ve hukuk makalesi kimin, edebiyatı cedide adı niye verilmiş, galatasaray sultanisi mezunları, serveti fünun ne anlama geliyor, serveti fünun dergisi
 
SERVET-İ FÜNÛN EDEBİYATI (EDEBİYAT-I CEDÎDE)
Batı etkisinde gelişen Türk edebiyatının ikinci aşaması Servet-i Fünûn (Edebiyat-ı Cedîde) dönemidir. Servet-i Fünun, fenlerin (bilimin) zenginliği (hazinesi) anlamına gelir. Edebiyat-ı Cedîde (Yeni Edebiyat) sanatçılarının özelliklerini belirleyen şartlar Tanzimatçılar’ınkinden oldukça farklıdır. 1896-1901 yıllarını kapsayan Servet-i Fünûn döneminin sanatçıları, gördükleri öğrenim yönüyle Tanzimatçılar’dan ayrılırlar. Tanzimatçılar, daha çok özel öğretmenler elinde veya “kalem”lerde yetiştikleri halde, Servet-i Fünûn şair ve yazarları Galatasaray Sultanîsi ile Bahriye, Tıbbiye ve Mülkiye gibi o dönemin en iyi eğitim ve öğretim kurumlarında yetiştiler. Batı dillerini ve edebiyatlarını buralarda öğrendiler. Bundan dolayı, bu genç nesil Batı’yı daha yakından izlemiş ve tanımıştır.
Servet-i Fünûn döneminde dergicilik ön plana çıkar, yayınlanan dergilerin sayısı artar, gazetecilik geriler. Dergilerde çoğunlukla bilim, fen, teknik ve sağlık konularında yazılar yer alır. Muallim Naci’nin çıkardığı “Malûmat” ile Ahmet İhsan’ın kurduğu “Servet-i Fünûn” dönemin en ünlü dergileridir.
Recaizâde Mahmut Ekrem’in öğrencilerinden Hasan Asaf adlı genç bir şairin, “kafiye göz için değil, kulak içindir” anlayışıyla yazdığı bir şiire, “kafiye göz içindir” diyenler, Malûmat dergisinde şiddetle karşı çıktılar. Bunun üzerine Recaizade Mahmut Ekrem, bu genç şairi savundu ve “kulak için kafiye” anlayışına destek verdi. Böylece özelde Muallim Naci ile Recaizade Mahmut Ekrem; fakat genelde Malûmat dergisi ile Servet-i Fünûn dergisi arasında, “eskiedebiyat-yeni edebiyat ekseninde” şiddetli tartışmalar yaşandı. Yeni edebiyatı savunan genç şair ve yazarlar Servet-i Fünûn dergisi etrafında toplandı. Recaizade Mahmut Ekrem’in isteğiyle bu derginin başına Tevfik Fikret geçti (1896) ve dergi bir edebiyat dergisine dönüştü. Dolayısıyla R. M. Ekrem, Servet-i Fünûn Edebiyatının hazırlayıcısı oldu. Halit Ziya, Mehmet Rauf, Cenap Şahabeddin, Hüseyin Cahit, Süleyman Nazif, Ahmet Hikmet, Celâl Sahir gibi genç yetenekler dergi çevresinde bir araya geldi.
Servet-i Fünûn dergisi, Hüseyin Cahit’in yayımladığı “Edebiyat ve Hukuk” başlıklı bir çeviri yazısı dolayısıyla 1901 yılında süresiz olarak kapatıldı. Topluluk da böylece dağıldı.
Servet-i Fünûn edebiyatçıları, “sanat için sanat” anlayışıyla eser verdiler. Şiirde sembolizm ve parnasizm; nesirde ise realizm ve natüralizm akımlarının etkisinde kaldılar. Karamsar duygularla hayal kırıklıkları yanında, bir türlü gerçekleşemeyen cılız umutları dile getirdiler.
Previous Post
Next Post
Related Posts

0 yorum:

Tanzimat Döneminde Roman