Sezgicilik (İntüisyonizm)

Sezgicilik (İntüisyonizm) Nedir?

Sezgicilik (İntüisyonizm) akımına yön veren düşünceler büyük ölçüde Fransız filozof Henri Bergson’un sezgicilik/ruhçuluk felsefesine dayanır. Materyalizme (maddeciliğe) ve pozitivizme karşı olan, idealist bir yaklaşımdır. Bu anlayışa göre, bilginin asıl kaynağı akıl değil sezgidir. İnsanın sezgi gücünün hayalleri ve duyguları belirlediği, maddenin, varlığın buna bağlı olarak şekillendiği savunulur. “Dış dünya, varlık, madde, eşya” ruhun düşüncenin bir ürünüdür.
Sezgicilik (İntüisyonizm) ozellikleri
Sezgicilik (İntüisyonizm)
Sembolist şairlerin, saf şiir anlayışını savunan şairlerin varlığa yaklaşım biçimleri büyük ölçüde sezgici felsefeye dayanır. Belirleyici olan somut varlık değil, şairin duyuş, görüş, düşünüş tarzıdır. Dış dünya, insanın iç dünyasını ifade etmeye yarayan simgeler âlemidir. Dış dünya; düşünceyle, duyguyla, algıyla, rüyayla anlamlandırılabilir.
Sezgicilik (İntüisyonizm) akımı Türk edebiyatına Cumhuriyet döneminde girmiştir. 

Sezgicilik (İntüisyonizm) akımının Türk şiirinde sezgici yaklaşımın en önemli temsilcileri:

 Ahmet Hamdi Tanpınar’dır. Necip Fazıl Kısakürek, Âsaf Halet Çelebi gibi şair ve yazarlar üzerinde de bu anlayışın etkileri vardır.

Egzistansiyalizm (Varoluşçuluk)

Egzistansiyalizm (Varoluşçuluk) Nedir?

 Önce bir felsefî görüş olarak ortaya çıkmış, Fransız düşünür ve romancı J. Paul Sartre’in İkinci Dünya Savaşı yıllarında bu görüşü benimseyip edebiyata uygulamasıyla bütün dünyaya yayılmıştır.  

Egzistansiyalizm (Varoluşçuluk) akımının başlıca özellikleri şunlardır:
Egzistansiyalizm (Varoluşçuluk) ozellikleri
Egzistansiyalizm (Varoluşçuluk)

a) Descartes’ın, “Düşünüyorum, öyleyse varım.” görüşünden doğmuştur.
b) İnsan, kendi değerlerini kendisi yaratır. 

c) Dünyada insana yol gösterecek kendisinden başka hiçbir şey yoktur. Bu bakımdan insan özgür olmaya mahkûmdur ve her işinden sorumludur.
ç) Egzistansiyalist eserlerde karakter yok, durumlarla karşı karşıya kalmış insanlar vardır. Davranışlarını seçmekte özgür olan bu insanlar, karşılaştıkları durumlarda yaptıkları işlerle kendi “öz”lerini yaratırlar.

Sürrealizm (Gerçeküstücülük)

Sürrealizm (Gerçeküstücülük) Nedir?

20. yüzyılda ortaya çıkan bir şiir akımıdır. Şair Breton’un 1924’te Fransa'da yayınladığı “Sürrealizmin Bildirgesi”, bu akımın başlangıcı sayılır. Sürrealizm (gerçeküstücülük) akımının başlıca özellikleri şunlardır:
a) Bilinçaltının karışık ve karmaşık dünyasının sanata aktarılması amaçlanmıştır.
b) Sürrealistler, bilinçaltının sanata uygulanmasında, Freud’un “psikanaliz” görüşünden etkilenmiş ve yararlanmışlardır. 

c) Varlığımızın bilinmeyen yönlerini ortaya çıkarmayı amaçlamışlardır.
Sürrealizm (Gerçeküstücülük) akımının ozellikleri

Sürrealizm (Gerçeküstücülük)

Sürrealizm (gerçeküstücülük) akımının belli başlı temsilcileri: 

A. Breton, L. Aragon, P. Eluard, G. Apollinaire, Soupault.
Bizim edebiyatımızda, şiirde mecazlı anlatıma karşı çıkan ve şiiri “tamamıyla anlamdan ibaret” sayan Garip (Birinci Yeni) şiir topluluğunun (1941) tutumuna bir tepki olarak ortaya çıkan “İkinci Yeni” topluluğunun (1955’ten sonra) şairleri: İlhan Berk, Turgut Uyar, Edip Cansever, Ece Ayhan.

Serbest Nazım ve Toplumcu Şiir Anlayışı



SERBEST NAZIM VE TOPLUMCU ŞİİR(1920-1960 ARASI)

SERBEST NAZIM: 

 Ölçü ve kafiyeye bağlı bulunmayan, dizelerindeki hece sayısı değişik olan yani belli bir ölçüsü ve kafiye düzeni olmayan şiirlerdir. Serbest nazımlarda ahenk aliterasyon ve asonanslarla sağlanır. Serbest şiire geçiş üç aşamada olmuştur:
I. Ölçülü ve uyaklı serbest müstezat biçimi (Servetifünuncular ve Ahmet Haşim)
II. Ölçüsüz ama uyağı tam atmayan serbest şiir (1925-1940)
III. Ölçüsüz ve uyaksız serbest şiir (1940 sonrası- Orhan Veli…)    
                                              

TOPLUMCU ŞİİR: 

 Halkı ve halkın sorunlarını anlatan şiir anlayışıdır. Nazım Hikmet ve Rıfat Ilgaz’ın şiirleri buna örnektir. Yirminci yüzyılın başlarında, neredeyse tüm dünyada eş zamanlı olarak gelişen siyasal ve toplumsal hareketlere bağlı olarak yeni bir edebiyat akımı doğar.
Toplumsal gerçekçilik ya da sosyalist gerçekçilik adı verilen bu akım; şiirden, edebiyatın ve sanatın her alanına kadar geniş bir yelpazede etkisini gösterir. Emekçilerin sorunlarını, emek-sermaye çelişkisini ve yaşamsal kaygıları konu alan bu akım, “toplum için sanat” görüşünü temsil eder.
 
Serbest Nazım ve Toplumcu Şiir
Serbest Nazım ve Toplumcu Şiir Anlayışı

SERBEST NAZIM VE TOPLUMCU ŞİİRİN ÖZELLİKLERİ:  

*Pragmatik, yani faydacı şiirdir.
*Bu şiirler tezlidir, yani şiirde savunulan bir görüş ve düşünce vardır. Bu görüş ve düşünce kendini şiirde belli eder.
*"Şair, toplumun bir parçası olduğu için şiirlerini toplumsal bir kaygı ile yazmalıdır." düşüncesi hakimdir.
*Dilin alıcıyı harekete geçirme illevinden, söylev üslubundan yararlanılmıştır.
*Geniş kitleleri harekete geçirmek amacı ile yazılmıştır.
*Biçimden çok içeriğe önem vermişler, bu sebeple de ölçüsüz, kafiyesiz şiirler yazmışlardır.
*Gelecekçilik (Fütürizm) akımından etkilenmişlerdir.
Gelecekçilik (Fütürizm): 20. yüzyılın başlarında İtalya’da ortaya çıkan bu akımın sanatçıları, şiirde temel ögelerin cesaret, isyan ve cüret olduğunu savunmuşlardır. Eserlerde trenin, uçağın, teknolojinin sesini duyurmaya çalışmışlar. Edebiyatın durgun değil hareketli, barışçıl değil kavgacı olmasını istemişlerdir. Savaşı övmüşler ve geçmişi kötülemişlerdir. Türk edebiyatında Nazım Hikmet, ünlü Rus şairi gelecekçi Mayakovski’den etkilenmiştir.

SERBEST NAZIM VE TOPLUMCU ŞİİRİN ÖNEMLİ TEMSİLCİLERİ

1. NAZIM HİKMET RAN(1902-1963): Türkiye’de serbest şiirin ilk uygulayıcısı ve çağdaş Türkiye şiirinin çok önemli bir ismidir.                                                      
*İlk şiirlerini heceyle yazmış, diğer hececilerden farklı bir içerik oluşturmuştur.
*Moskova’dayken fütürizm etkisiyle serbest şiire yönelmiştir.
*Yasaklı olduğu dönemlerde Orhan Selim takma adını kullanmıştır.
Şiirleri: 835 SATIR, SESİNİ KAYBEDEN ŞEHİR, BENERCİ KENDİNİ NİÇİN ÖLDÜRDÜ, GECE GELEN TELGRAF, TARANTA BABU'YA MEKTUPLAR, PORTRELER,  SİMAVNA KADISI OĞLU ŞEYH BEDREDDİN DESTANI, SAAT 21-22 ŞİİRLERİ, KUVAYIMİLLİYE DESTANI, MEMLEKETİMDEN İNSAN MANZARALARI, DÖRT HAPİSHANEDEN, RUBAİLER, KURTULUŞ SAVAŞI DESTANI…
Romanları: KAN KONUŞMAZ, YEŞİL ELMALAR, YAŞAMAK GÜZEL ŞEY BE KARDEŞİM…
Öyküleri: HİKÂYELER, ÇEVİRİ HİKÂYELER
Tiyatroları: KAFATASI, YUSUF İLE MENOFİS
Masal: SEVDALI BULUT
Mektup:  KEMAL TAHİR’E MAHPUSHANEDEN MEKTUPLAR

2. RIFAT ILGAZ (1911-1993): Toplumcu gerçekçi anlayışın öncü şairlerindendir. “HABABAM SINIFI” yazarı olarak ün kazanmıştır.
*Ona “Edebiyatın Koca Çınarı”, “Koca Çınar” da denir.         
Şiirleri: YARENLİK, YAŞADIKÇA, ÜSKÜDAR’DA SABAH OLDU, KULAĞIM KİRİŞTE, BÜTÜN ŞİİRLERİ…   
Öyküleri: HABABAM SINIFI BASKINDA (…UYANIYOR, SINIFTA KALDI), RADARIN ANAHTARI, DON KİŞOT İSTANBUL’DA, GEÇMİŞE MAZİ, GARİBİN HOROZU, ALTIN EKİCİSİ…
Romanları: KARARTMA GECELERİ, HABABAM SINIFI, HABABAM SINIFI İCRAATIN İÇİNDE…
Oyunları: KARADENİZ’İN KIYICIĞINDA, HABABAM SINIFI (Tüm Oyunları)
Anıları: YOKUŞ YUKARI, “KIRK YIL ÖNCE KIRK YIL SONRA”…    
 
3. CEYHUN ATIF KANSU (1919-1978):Önceleri halk şiirinden etkilenen şair, 1940’lı yıllarda toplumcu gerçekçi şiire katılarak serbest şiirler yazmaya başlamıştır.           
Şiirleri dışında makale, hikâye, deneme türlerinde de yazan sanatçı, Dünyanın Bütün ÇiçekleriKızamuk Ağıdı adlı şiirleriyle sevilmiştir.
 Öksüz, bakımsız, kimsesiz çocukların şairidir.
Şiirleri:  BİR ÇOCUK BAHÇESİNDE, ÇOCUKLUK GEMİSİ, YANIK HAVA, SAKARYA MEYDAN SAVAŞI, BUĞDAY…                                                                                                                           
Makale-Deneme: ATATÜRKÇÜ OLMAK, ATATÜRK VE KURTULUŞ SAVAŞI, DEVRİMCİNİN TAKVİMİ, CUMHURİYET AĞACI, SEVGİ ELMASI…

4. ENVER GÖKÇE (1920-1981): Türk şiirinde 1940 kuşağı ya da “Acılı Kuşak” olarak anılan toplumcu şairlerin önde gelen temsilcileri arasında yer aldı.
Şiirleri: DOST DOST İLLE KAVGA, PANZERLER ÜSTÜMÜZE KALKAR, ŞİİRLER, EĞİN TÜRKÜLERİ, BAŞLANGIÇ, FAKÜLTENİN ÖNÜ, MERİ KEKLİĞİM…

5. A.KADİR (İbrahim Abdülkadir Meriçboyu- 1917-1985): 1940 kuşağı toplumcu şairleri arasında yer alır. Ankara Cezaevinde Nazım Hikmet’le birlikte kalmış ve ondan etkilenmiştir. Çeviri çalışmalarıyla dünya şiirinin tanınmasına katkıda bulunmuştur. Yurt sevgisini dile getiren ilk kitabı Tebliğde bir yandan savaşa karşı çıkarken bir yandan da yoksul Türk insanını gerçekçi bir bakışla yansıtmıştır.
Şiirleri: TEBLİĞ, HOŞ GELDİN HALİL İBRAHİM, DÖRT PENCERE, MUTLU OLMAK VARKEN…

6. ŞÜKRAN KURDAKUL (1927-2004): Toplumcu şiirlerinin yanı sıra öykü, inceleme ve araştırmalarıyla da tanınır. 1946 yılında Türk Ceza Yasası’nın 142. Maddesi’ne istinaden komünizm propagandası yaptığı gerekçesiyle 4,5 ay süreyle tutuklanmış ve tutuklu kaldığı gerekçesiyle okuldan atılmıştır.                                                                         
Şiirleri: TOMURCUK, ZEVKLERİN VE HÜLYALARIN ŞİİRLERİ, GİDERAYAK, NİCE KAYGILARDAN SONRA, İZMİR’İN İÇİNDE AMERİKAN NEFERİ, HALK ORDULARI, ACILAR DÖNEMİ, BİR YÜREKTEN BİR YAŞAMDAN, ÖKSELERİN YÖRESİNDE, ÖLÜMSÜZLERLE, İHTİYAR YÜZYILA
Öyküleri: TANIĞIN BİRİ, BEYAZ YAKALILAR, ONLARIN ÇOCUKLARI
Oyun: ZİNDANDAKİ ŞAİR

7. AHMET ARİF (1927-1991): 1940-1955 yılları arasında değişik dergilerde yayımladığı şiirlerinde kullandığı kendine has lirizmi ve hayal gücüyle Türk edebiyatındaki yerini almıştır. Türkçeyi en iyi kullanan şairlerdendir. Şiirlerinde hep ezilenlerden yana oldu ve ezilenlerin kardeşliğini vurgulamıştır.
*Şiirlerini topladığı tek kitabı: HASRETİNDEN PRANGALAR ESKİTTİM        
*Bazı şiirleri: AKŞAM ERKEN İNER MAHPUSHANEYE, ADİLOŞ BEBE, OTUZ ÜÇ KURŞUN, AY KARANLIK…

8. HASAN İZZETTİN DİNAMO(1909-1989):Gençliğinde bireysel şiirler yazmış, Nazım Hikmet’in şiirleriyle tanışınca toplumcu bir çizgiye ulaşmıştır. Nazım’ın yanında, Sabahattin Ali, Rıfat Ilgaz ve A. Kadir gibi şairlerle birlikte çalışmıştır. Yedi ciltlik KUTSAL İSYAN, SAVAŞ VE AÇLAR gibi önemli romanlara imza atmıştır. 1977 yılında KUTSAL BARIŞ adlı romanıyla Orhan Kemal Roman Ödülü’nü kazanmıştır. Genellikle savaş dönemini anlatan romanlarının yanında şiir kitapları ve bir de öykü kitabı bulunmaktadır.       
       
9. ARİF DAMAR(1925-2010):İlk şiiri EDİRNE'DE AKŞAM” 1940’ta Yeni İnsanlık dergisinde yayımlandı. İnsan”, “Gün”, Ant dergilerindeki şiirleriyle dikkat çekti. Toplumsal gerçekçi anlayışla şiir yazan genç şairlerden biri olarak belirdi. Sonraları İkinci Yeni şairlerinin yanında, imgeye ağırlık veren, biçim ve dil araştırmalarına girmiş bir şair olarak göründü. Bu yönüyle 1940 kuşağı adıyla anılan şair arkadaşlarından ayrılır.
Şiirleri: GÜNDEN GÜNE, İSTANBUL BULUTU, KEDİ AKLI, SAAT SEKİZİ GEÇ VURDU, ALICI KUŞ…

10. CAHİT IRGAT (1915-1971):Kısa toplumcu şiirleriyle tanınan şair, devlet tiyatrosunda, özel tiyatrolarda, sinemada oyuncu olarak yaşamını sürdürmüştür.               
Şiirleri: BU ŞEHRİN ÇOCUKLARI, RÜZGÂRLARIM KONUŞUYOR, ORTALIK, IRGATIN TÜRKÜSÜ
Roman: GERİ DÖNEMEZSİN      
                                                                                                
11. FAİK BAYSAL (1922-2002): Sanata şiirle başlamış ama asıl öykü ve romanlarıyla “1940 Kuşağı” içinde yer almıştır. Bir bakıma 1944’te yayımladığı ilk romanı SARDUVAN, yazarımızın edebiyat alanındaki yönelimini de ortaya koyan bir yapıt olmuştur.
Romanları: DRİNA'DA SON GÜN, SARDUVAN, ATEŞİ YAKANLAR, MADAM BAMBU
Hikâye: PERŞEMBE ADASI, KIRMIZI SARDUNYA

12. ERCÜMENT BEHZAT LAV(1903-1984): İstanbul Sultanisini bitirdikten sonra Darülbedayide aktörlük yapmıştır. Dört yıl Berlin'de Stern Müzik Konservatuarı ve Reinhart Tiyatro Akademisinde öğrenim görmüş; spikerlik, yayın şefliği, tiyatro yönetmenliği ve öğretmenlik yapmıştır.
Dadaizm, fütürizm, kübizm ve sürrealizm akımları etkilerini şiirine yansıtmıştır. Cumhuriyet dönemi Türk şiirinde serbest ölçünün ilk uygulayıcılarından biridir. Toplumsal konuları ve ülke meselelerini irdeleyen şiirler yazmıştır.
Şiirleri: S.O.S. , KAOS, AÇIL KİLİDİM AÇIL, MAU MAU, ÜÇ ANADOLU

Sadako Özeti

Sadako ve Kağıttan Bin Turna Kuşu Romanı Hakkında Bilgi

Kanadalı yazar Eleanor COERR'in kaleme aldığı "Sadako ve Kağıttan Bin Turna Kuşu" adlı bu eser Hiroşima'ya atılan atom bombasının etkisiyle lösemiye (kan kanserine) yakalanan on iki yaşındaki küçük bir kızın hikayesini çarpıcı bir şekilde anlatıyor. Kitabın kahramanı Sadako SASAKİ 25 Ekim 1955 tarihinde, on iki yaşındayken ...
Sadako ve Kağıttan Bin Turna Kuşu özeti
Sadako ve Kağıttan Bin Turna Kuşu Romanı Hakkında Bilgi
Eserde Sadako SASAKİ'nin hikayesinin yanında kağıttan bin turna kuşu efsanesi de anlatılıyor. Japon kağıt katlama sanatı olan origami* ile yapılan bin turna kuşunun efsanesini eserde bulacaksınız. Kitabın son bölümünde origami sanatıyla turna kuşunun nasıl yapıldığı da belirtilmiş. Yine kitabın son bölümünde yazar Eleanor COERR hakkındaki bilgileri de bulabilirsiniz.
Sadako romanı oldukça iyi bir şekilde Türkçeye çevrilmiş. Dili akıcı, anlatımı açık. Pek fazla ayrıntıya girilmeden olaylara odaklanılmış ve Sadako SASAKİ'nin başından geçenler anlatılmış.
"Sadako ve Kağıttan Bin Turna Kuşu" Beyaz Balina Yayınları'ndan çıkmış ve liste fiyatı 9 TL. Eserin orijinal adı: "Sadako and the Thousand Paper Cranes." "Sadako ve Kağıttan Bin Turna Kuşu" romanını Türkçeye çeviren Zuhal Yeke.

*Origami: Makas veye yapıştırıcı kullanmadan sadece kağıtları katlama yoluyla Japon usulü, kağıttan hayvan figürleri yapma sanatıdır.

Sanat Metinlerinin Ayırıcı Özellikleri



Sanat metinlerinin ayırıcı özellikleri şunlardır:
(12. sınıf Türk dili ve edebiyatı konuları)

  • Sanat metinlerinin yazılış amacı okurlarda edebi zevk uyandırmak ve estetik güzellik duygusunu geliştirmektir.
  • Kelimeler gerçek anlamının yanı sıra yan ve mecaz anlamlarıyla da kullanılır.
  • Bu tür metinlerde öznel anlatım kullanılır.
  • Metinde geçen yargıların kanıtlanması zorunlu değildir.
  • Gerçek dünyadaki olaylar değiştirilerek yazarın bakış açısıyla okura sunulur.
  • Sanatsal metinlerde kurmaca gerçeklik vardır.
  •  Sanat metinlerinin ayırıcı özelliklerinden biri de üslup kaygısının ön planda tutulmasıdır.
  • Masal, roman, hikâye, fabl, destan, şiir, halk hikâyesi gibi türler sanatsal metinler grubuna dahil edilir.
  • Öyküleme, betimleme, kişileştirme, benzetme, abartma, çeşitli duyulardan yararlanma gibi anlatım teknikleri kullanılır.
  • Sanatsal metinlerde tek anlamlılık yoktur, sanatsal metinler çok anlamlıdır, her okunuşta yeni anlamlar kazanır, her okuyanda farklı izlenimler, yorumlar ve duygular bırakır.
  • Sanatsal metinlerde kelime ve cümlelerin yeri değiştirilemez.
  • Sanatsal metinler yazıldığı dönemin özelliklerinden, edebi gelenekten ve o dönemdeki her türlü gerçeklikten izler taşır.
  • Sanatsal metinler tektir, biriciktir, bir benzeri ya da aynısı yapılamaz.
  • Sanatsal metinlerde sadece görünenlere, deneysel yöntemlere, hesaplanabilir  kavramlara değil bilinmeze, geleceğe ve olabileceklere de yer verilebilir.
  • Sanat metinlerinin ayırıcı özelliklerinden biri de verilen mesajlardır. Bu mesajlar önceden belirlenmiş, kurallaştırılmış, değişmez nitelikte değildir.
  • Mesaj, metnin içyapısına sindirilmiş durumdadır ve okurun algılayıp çıkaracağı tek anlamlılıktan uzak bir ilişkiler yumağıdır.
  • Bu tür metinlerde bulunan her ögenin dış dünyada bir benzeri, bir karşılığı bulunabilir.
  • Sanatsal metinlerde okura kendi hayal gücünü kullanarak doldurabileceği boş alanlar bırakılır.
  • Sanatsal metinlerde okur anlatılanların akışına kapılıp kendini eserdeki kişilerle özdeşleştirebilir.
  • Sanatsal metinler, okura dış dünya ile bağlantılı; ancak ondan oldukça farklı bir dünya sunar.
  • Mesaj dolaylı olarak verilir.
  • Sanatsal metinlerin malzemesi dildir.
  • Sanat metinlerinin ayırıcı özellikleri
    Sanat metinlerinin ayırıcı özellikleri
  • Sanatsal metinler üç temel üzerine inşa edilir: İçerik, dil ve üslup, yapı (şekil).

Empresyonizm Nedir?



 EMPRESYONİZM (İZLENİMCİLİK)


Fransa’da  1890-1910 yılları arasında olan bu akım; edebiyatta, resimde, müzikte etkisini sürdürmüştür. Sembolizmle beraber sürrealizmi (gerçeküstücülüğü) hazırlayan bir akım niteliğindedir.

Empresyonizm edebi akimi
Empresyonizm Nedir
Empresyonizm akımda dış dünyaya ait gözlemlerin, sanatçının iç dünyasında oluşan değişik ruhsal duruma göre yansıtılması esas alınmıştır. Empresyonistlere göre duyularımız dış dünyayı bize olduğu gibi yansıtmaz, onun gerçek görünüşünü değiştirerek ulaştırır. Bu sebeple bizim anlattıklarımız dış dünya değil, sadece bu dünyanın hayalimizle bezenmiş bizdeki izlenimleridir.

Empresyonizm akımı Türkçeye İzlenimcilik olarak çevrilmiştir.

Tanzimat Döneminde Roman