Atı Alan Üsküdar'ı Geçti Sözünün Anlamı

 Atı Alan Üsküdar'ı Geçti Sözünün Anlamı

Türk Dil Kurumunun (TDK) Atasözleri ve Deyimler Sözlüğünde bu sözün anlamı şu şekildedir: Fırsatın kaçırılıp artık yapılacak bir şeyin kalmadığını anlatan bir söz.
 Atı Alan Üsküdar'ı Geçti Sözü nereden gelmektedir?
 
Atı Alan Üsküdar'ı Geçti Sözünün hikayesi
Atı Alan Üsküdar'ı Geçti Sözünün Anlamı

Atı Alan Üsküdar'ı Geçti Sözünün Hikayesi:

Bilindiği gibi Bolu Beyi, babasını kör edince oğul yani Köroğlu Bey'e baş kaldırır.
Köroğlu’nun dillere destan, hızlı, atılgan, akıllı yağız bir atı vardır ve bu güzel at birileri tarafından çalınır. Bunun üzerine kahramanımız Köroğlu bütün civarı arar tarar; ancak atı ortalarda yoktur. Bu durumu haber alan bazı tanıdıkları Köroğlu'na "Bir de İstanbul’daki pazarları dolaş" diye telkinde bulunurlar. Böylelikle Köroğlu, İstanbul'a atını aramak için gelir. İstanbul’da pazarları dolaşırken birden atına rastlar. Köroğlu, atı satışa çıkaran pazarcıya “Şu ata bir bineyim hele!” der. Pazarcı da bu isteği kabul eder. Köroğlu ata binince at, eski sahibini kokusundan tanır ve şahlanıp dört nala oradan uzaklaşır. Bu durum üzerine dövünen pazarcıya ihtiyarın biri yaklaşır, elini pazarcının omzuna koyarak “Ah evlat! Atı alan Üsküdar’ı geçti. O kişi Köroğlu’ydu, yani atın gerçek sahibi” der…
Bu hikayeden de bu söz bize miras kalmıştır. Fırsatın kaçırılıp artık yapılacak bir şeyin kalmadığını anlayan insanlar Atı Alan Üsküdar'ı Geçti derler...

Dini Tasavvufi Halk Şiiri

Dini Tasavvufi Halk Şiiri

Tasavvuf düşüncesine bağlı olan şairlerin oluşturdukları şiirler bu şiir geleneği içerisinde değerlendirilmektedir. 

Dini Tasavvufi Halk Şiirinin Özellikleri

 * Bu şiir geleneği Türkler Anadolu'ya gelmeden önce başlamıştır. Dini tasavvufi halk şiiri geleneğinin kurucusu olarak Hoca Ahmet Yesevi kabul edilir.(Onun oluşturduğu şiirler olan hikmetler ile)

 * Dini tasavvufi halk şiiri, tasavvuf düşüncesini halka yaymayı amaçlamıştır.

 * (Yukarıdaki maddeye dayanarak) Bu şiir geleneğinin dili oldukça açık ve sadedir. Halkın anlayabileceği bir dil kullanılmıştır. 

 * (Yukarıdaki maddeye dayanarak) Bu şiir geleneği divan şiirine göre daha çok insana ulaşmıştır.

 * Genellikle hece ölçüsü kullanılmış; ancak yer yer aruz ölçüsü kullanılmıştır.
 
Dini Tasavvufi Halk Şiiri
Dini Tasavvufi Halk Şiirinin Özellikleri

 *  Dini tasavvufi halk şiirinde ilahi, nefes, şathiye, nutuk, deme, devriye gibi nazım biçimleri kullanılmıştır.
İlahiler dini tasavvufi halk şiirinde en çok kullanılan nazım şeklidir. Allah'ı öven şiirlere denir.Dörtlükler halinde oluşturulur.
Nefesler, daha çok Bektaşi çevrelerinde söylenen ilahilerdir.
Şathiyelerde çözülmesi zor ifadelerle dini konular hafife alınmıştır. Mizahi bir üslup kullanılır. Dalga geçer gibi görünse de aslında hikmetli sözlerdir.
Tarikata yeni girenlere tarikat kurallarını ve adabını öğretmek için nutuklar yazılmıştır.

 * Dini tasavvufi halk şiiri toplumsal bir işlev görmüş ve Anadolu'daki düzenin sağlanmasında önemli rol oynamıştır.

 * Şiirlerin çoğu tekkelerde zikir esnasında söyleniştir.

 * Allah, insan, felsefe, doğruluk, ibadet gibi temalar işlenmiştir.

Tanzimat Döneminde Roman