EDEBİYAT VE GERÇEKLİK
Türk Dil Kurumuna göre gerçeklik: Gerçek olan, var olan şeylerin tümü, hakikat, hakikilik, şeniyet, realite, reellik.
Edebiyatta
gerçeklik:
1. Edebî eserlerdeki
konunun (içerik, muhteva) gerçeklikle bağı
vardır. Eseri oluşturan yazar ya da şair belli bir toplumsal gerçeklik içinde
yaşamaktadır ve eserinde gerçekliği bir şekilde yansıtır.
2. Edebî eser, yazar ya da şair tarafından yazıldıktan sonra toplumsal
gerçeklik içinde yer alır. Çünkü o eseri okuyanlar, belli bir toplumsal
gerçeklik içindedir. Böylelikle eserin gerçeklikle bağı başka bir şekilde
sürmektedir.
Yazar, içinde yaşadığı gerçekten yararlanarak eserini
oluşturur. Ancak yaşanan doğal gerçeklik olduğu gibi değil, edebiyat
kuralları dahilinde esere yansıtılır. Yani sanatçı doğal gerçekliği konu olarak ele
alıp yeni bir gerçeklik içinde tekrar şekillendirir, kurgular. Buna "edebi
gerçeklik" denir.
Sanat; nesnel, gerçek
dünyanın öznel tasarımıdır. Bu durumda gerçeklikten yararlanmaları yönüyle,
bilimle sanatın ayrı değildir. Sadece gerçekliği ele alma yöntemlerinin farklı olduğunu ifade edebiliriz.
Edebi metnin konusu insandır. Dolayısıyla edebi
metinlerde insanla ilgili her konu işlenebilir.
Bilim de sanat da aynı gerçeklikle uğraşır. Sanat ,
gerçekliği insana özgü özelliklerden hareketle değiştirerek yeniden oluşturur. Bilim ise gerçekliği açıklar.
Edebi metin yazılırken dönemin özelliklerinden ve o
dönemdeki her türlü gerçeklikten yararlanılır.
Edebi metinlerde;
dönemin ilmi, felsefi, teknik ve sosyal alandaki verileri, siyasi
tartışmaları, döneme damgasını vuran edebî akımlar, tartışmalar kurmacanın olanaklarıyla işlenir.
0 yorum: